Okuma Süresi 2 dk, Bilge Özdemir
Nar (Punica granatum, Punicaceae) eski çağlardan beri bilinen, taze olarak tüketilebildiği gibi; meyve suyuna, meyve suyu konsantresine, reçele, şaraba ve liköre işlenebilen, çeşitli gıdalara renk verici ve tatlandırıcı olarak katılan, içerdiği biyoaktif bileşenler sayesinde, yüzyıllardan beri halk arasında uygulanan geleneksel tedavi yöntemlerinde de kullanılan bir meyvedir.

Diğer meyvelerden oldukça farklı olan nar, antik çağdan beri tanınır ve mistik özelliklere sahip bir meyvedir. Nar ağacı, özellikle de meyvesi medikal değeri keşfedilmesi gereken bir fitokimyasal kaynaktır. Bununla birlikte son yıllarda literatürde narın tedavideki yeri üzerine yayınlar da artmaktadır.
Diğer meyvelerden oldukça farklı olan nar, antik çağdan beri tanınır ve mistik özelliklere sahip bir meyvedir. Nar ağacı, özellikle de meyvesi medikal değeri keşfedilmesi gereken bir fitokimyasal kaynaktır. Bununla birlikte son yıllarda literatürde narın tedavideki yeri üzerine yayınlar da artmaktadır.
Nar, değişik mekanizmalarla çok sayıda terapötik yarar sağlamasının yanında, birçok araştırmacı antioksidan, antikarsinojen ve antienflamatuar özelliklere odaklanmıştır. Araştırmalar gösteriyor ki yaşlandıkça, vücudun doğal antioksidan üretimi azalır. Uzmanlara göre antioksidan üretimi 25 yaşından sonra yavaşlamaya başlamaktadır. Devamlı olarak serbest radikallerin etkisine maruz kalan dokularımızın yenilenebilmesi için antioksidanlara gereksinim vardır. Vücudumuzun kendini tahrip etme özelliği olduğu gibi savunma mekanizmasından ileri gelen tedavi özelliği de mevcuttur. Antioksidanların bir kısmı vücut tarafından üretilir; bir kısmının ise sebze ve meyvelerle alınması gerekir. Tam da bu noktada nar, çok güçlü bir antienflamatuvar, antioksidan ve tümör oluşumunu engelleyen özellikleri ile aslında asırlardan beridir şifa kaynağı ve tedavi edici bir besin olarak kullanılır.

Nar meyvesini fonksiyonel bir besin haline getiren biyoaktif maddelerin başlıcaları ellagik asit, ellagitanninler, punisik asit ve diğer yağ asitleri, flavonoidler, östrojenik flavonoller ve flavonlar olarak özetlenebilir.
Peki ‘Nar’ ne kadar tüketilmeli?
Pek tabi sayamayacağımız kadar çok faydası olan narın da belli bir tüketim miktarı var. 1 orta boy narın yarısı 1 porsiyon meyveye eşittir. Şifa dolu bu meyvenin ‘mevsiminde’ düzenli olarak tüketilmesi durumunda diyabet, kalp-damar hastalıkları, sindirim sistemi bozukluklarından korunabiliriz. Serin, kuru ve iyi havalandırılan bir ortamda narlarınızı saklayıp düzenli tüketerek siz de şifalanabilirsiniz. Mucize doğanın bize sunduğu güzelliklerde saklı.
Bir Cevap Yazın