Okuma Süresi 3 dk, Ayşe Ebru Kopal
Akış; fikirlerinin arenaya çıkması.
Tüm fikirlerinin kendini tek tek tanıtması. Fikirlerinin kendi içinde ki benzerlikleri, farklılıkları, ayrışmaları. Kararsızlığın, kararlılığın, kararların, seçimlerin, belirsizliğin, kısacası bir fabrikanın içerisinde damıtılıp konsantre ve idealize olmayı bekleyen fikirlerin. Seninle beraber yaşamayı bekleyen fikirlerin.
Düşüncelerinin meyvelerini toplamak. Düşüncelerini eyleme dökebilmek. Korkularını cesarete, karmaşayı çözüme ulaştırabilmek bir akışın içerisinde mümkün. Akış derken neyden mi bahsediyorum? Matının başına geçerek gerçekleştirdiğin bir yoga akışından elbette. Kulağa enteresan geliyor öyle değil mi?

Matının başına geçmeyi aslında her sabah güne başlamak için hayatının direksiyonunu eline almak gibi düşünebilirsin. Güne daima yavaş yavaş uyanırsın. Tazelenmiş ve sakin. Tatlı tatlı ve nazikçe. Akışın başlangıcında daima nezaket hakimdir. Bir güne başlarken ya da bir akışa başlarken kendine nezaket ile yaklaşmayı öğrenirsin böylelikle. Zaman ilerledikçe güneş tam tependeyken ve sende vücut ısını arttırmışken tempon artmaya başlar öyle değil mi? Artık hem bedenin hem de zihnin hazırdır bu tempoyu yaşamaya. Bu günlük temponun içerisinde aksiyonlar alırsın, zorlandığın anlar olur ve tüm dikkatin odağından çıkmıştır. Hiçbir zaman sessizleşemez hatta odağını içeriye veremezsin. Oysa tüm temposuna rağmen akışın içerisinde daima şunu öğrenirsin. Temponu arttırdığında dinlen, odağını kaybettiğinde içine dön. Yoksa yaratmış olduğun temponun içerisinde kaybolabilirsin. Kendi varlığını dahi unutabilirsin. Akış sana daima yoğunluğa ve ısıya rağmen kendini geri çekmeyi, kendini sakinleştirmeyi, bir adım öteden olaylara bakabilmeyi ve yoğunluğuna, karmaşasına rağmen dingin kalabilmeyi de öğretir aslında. Üstelik tüm akış boyunca dikkatin nefesinde ve bedenindedir. Nefesinde olmak bedeninde olmayı bedeninde olmak ise anın içinde yaşama sanatını sunacaktır sana…
Biraz daha zaman ilerler ve yoğunluk yerini elbette dinginliğe bırakır. Sakin ve kendinle kalabildiğin kocaman bir zaman dilimi vardır. Orada nefesinde dinlenmeyi ve nefesin aracılığı ile özgürleşebilmeyi de hissetmeye başlarsın. Ve akışı bitirirken de kendini derince gevşetebilmeyi, yarattığın bu tempoyu bırakabilmeyi, kendini yenilemek için uyuyup yeniden uyanabilmeyi öğrenebilmenin özetidir aslında bir yoga akışı. Bazen bunu tüm yaşamının kısa bir özeti olarak bile görebilirsin.
Çok değerli üstadım, öğretmenim her akışın başlangıcında “Yoga dinlemekle başlar” diye başlardı sözlerine. Dinlemek kalbinin atışını, nefesini ve genişleyerek hayatın nabzını. Dinlemek, dinlendiğin, dinginleştiğin ve sadeleştiğin bir hal.
Dilerim, halimiz ve vaktimiz yerinde olsun.
Işık ve sevgide buluşabilmek umudumla…
Bir Cevap Yazın